Dünya üzerinde yaşayan canlıların içerisinde seçim özelliği olan insan, irade kullanma hakkı en yüksek olandır. Bizler dünya üzerinde kendi irademizle hayatımızı ve kaderimizi seçebilme yetkisine sahip olan en yüksek tekâmüldeki varlıklarız. Bu, bütünsel olarak çok ayrıyız veya çok özellikliyiz anlamında değil; seçim yapabilme özelliğimiz açısından bu şekildedir.
Bir seçim yaparken oradaysak, seçimin içerisinde, neyle buluşacağımızın imajinasyonunu, hayalini kurmuş isek ve neye “ol” diyeceğimizin farkındalığıyla bir seçim yapıyorsak o seçimin sonucu da bizi mutlu eder ve deriz ki; “ne kadar güzel seçim yapmışız ne kadar güzel bir yere ‘ol’ demişiz; çok şükür”. Fakat bazen hesap kitapla ve bencil menfaatlerle seçim yaptığımızda o seçimin sonucu bize hesap kitap ile hatta o hesabın ödetilmesi olarak döner; bu, kadersel plan da kadersel prensipler de dahil, her alanda bu şekilde cereyan eder.
Her an kalbimizi dinleyerek yaptığımız bir adımda gerçekleşecek durum ve sonuç; zihnimizi dinleyerek, geçmişten gelen çeşitli olayların kararıyla yaptığımız bir seçimden farlıdır.
Biz eğer sadece öğrendiklerimizle değil de -ki bu da çok kıymetlidir- öğrendiğimiz ve bildiklerimiz ile yeniye yeniden başlayabiliyor; kalbimizin sesini duyarak, ezberleri bırakarak ve bilmemeyi seçerek yepyeni bir an içerisinde yepyeni bir hisle adım atmayı seçebiliyorsak işte o buluştuğumuz her ne ise bizi mutlu eder ve bize huzur verir.
Her birimizin kendimize göre kavramları olabilir. Şu iyidir, bu kötüdür, diyebiliriz; peki o şeye yeniden bakabiliyor muyuz? Ezberlediğimiz bir kavrama yeniden bakamıyorsak, onu yeniden ölçüp biçip değerlendiremiyorsak o zaman tekrardan bildiğimiz, korktuğumuz gibi durumlar meydana gelebilir.
Geçmişini, geçmişteki tüm seçimlerini; “ol”anı kucaklayamayan, o kucaklayamadığıyla tekrar karşılaşmak durumundadır.
Onun için yaşadığımız olayı, “ol”anı, bugüne kadarki seçimlerimizi kucaklayabilmemiz çok önemlidir; şimdiye kadar olan en iyisiydi ve en mükemmel şekliyle bizi buraya getirdi. Bu kabul, bizi içerideki sevgi kapısını açmaya götürecek ki bütün cennetimiz tam da bu kabulün içerisindedir.
Bütün seçimlerimizi ve seçimlerimizin sorumluluğunu kabul edebiliriz. Evet, buna ihtiyacımız vardı, şu ana kadar onun için bununla buluştuk ama şu anda yeni bir seçim yapabiliriz ve yaptığımız seçimle birey olarak kendi hayatımızı dönüştürebiliriz.
Ezberleri, rutinleri, alıştıklarımızı, alışkanlıklarımızı, kanılarımızı bırakarak kandırılmayı bırakabiliriz. Tam da burada, olmamız gereken yerde, hayata yeniden yepyeni bir bakış açısıyla bakarak, bize huzur verecek olan kaderi bir sözle, bir “ol” deyip seçerek, ‘ne olursa olsun’ demekten vazgeçerek, hayatımızın her bir anına bir tohum ekmenin sorumluluğuyla seçimimizi yapabiliriz. Severek, sevgi tohumu ekerek sevginin filizlenmesini seyredebiliriz.
Seçimlerimiz bize huzur versin, buluştuklarımız tat versin ve bu tatlar bizi O’na Yaradan’a götürsün. Özümüze buluşalım.
Sevgilerimle. Hoşça kalın.