Hayatınızda sizi kızdıran, öfkelendirenler var mı?
Bazen darılmış, onlarla görüşmeye ara vermiş, daha sonra “Gel seni affediyorum”, “Artık affettim, barışalım”, “Eskiye bir sünger çekelim” demişsinizdir. Bunlarla ilgili çalışmalar yapmış affedebilmek için uğraşılar vermiş olabilirsiniz.
Affetmek aslında bir titreşim seviyesidir, kızgınlığınızı aşabilmek için bir merhale, bir basamaktır. Oysa karşıyı suçlamaya devam ettiğinizde, içeride o kızgınlık, o öfke devam etmektedir. Çünkü kendinizi haklı, karşınızdakini ise haksız olarak görmektesinizdir. Onun için aranızdaki bağ devam eder. Hâlâ hissettiğiniz öfke ve kızgınlık, benzer ilişki ve tekrarlanan olayları kendinize çekmenize neden olabilir.
Kızdığınız, öfkelendiğiniz, suçladığınız, kendinizi haklı ya da mağdur olarak değerlendirdiğiniz durum veya ilişkiler varsa yapılması gereken helalleşmektir.
Nasıl helalleşelim? Gerçekten helalleşmeye ihtiyaç var mı?
Diyelim ki arkadaşınız sizi çok kızdıracak bir durum yarattı ve ona öfkeniz devam ediyor. Suçluyorsunuz: “Bana nasıl böyle yapar?” “Nasıl böyle davranır?”
Fakat durum veya çıkarlarınız öyle gerektirdiği için bu ilişkiniz, arkadaşlığınız devam ediyor. “Gel seni affettim, arkadaşlığımıza, ilişkimize devam edelim” aslında bir mecburiyetten veya çıkar ilişkisinden dolayı. Oysa helalleşmede bir bilgi ve idrakin olması icap eder.
Kızgın olduğunuz kişinin yaptığı hatanın ve kusurun benzerlerini hayatınızda daha önce de yaşamışsınızdır. Bu hata ve bu davranışa ihtiyacı olan sizdiniz ve aslında karşısındakini kullanan sizdiniz. Benim karşımdakinin hiç mi kusuru, kabahati yok diyorsanız o onu ilgilendiren kısım.
Sizin için önemli olan bu ihtiyaçta olup karşınızdakilerden bu tip davranışlar görme halinde olmanız. Önce bu halden, bu ihtiyaçtan kurtulmanın çalışmalarını, dönüştürmelerini yapıp bu konuda kendinizi dönüştürürseniz karşınızda kızdığınız kişiyi kullandığınız için ondan helallik istersiniz, helalleşmek istersiniz. Yani aslında haklı veya haksız yoktur, ihtiyaçlar karşılıklı olarak birbirini tamamlamıştır.
Demiri doğada bırakırsanız paslanır. Paslanan demir oksijen atomunu suçlar mı:”Sen geldin beni yıprattın, paslandırdın, senin için saçımı süpürge ettim?” der mi?
Bir de altını düşünün, nereye koyarsanız koyun paslanmıyor, çünkü altının oksijenin gelip ona yapışmasına ihtiyacı yok.
Demir taraflarınız, pozitifte veya negatifte aşırıya gitmiş yönleriniz varsa doğal olarak oksitlenme ihtiyacıyla size tutunacak durumları ve kişileri çekersiniz. Bu kullanmanın sonucunda zarar da görebilirsiniz fayda da görebilirsiniz ama talep sizden gelmiştir.
Bu ihtiyaçları kendiniz farkedip dönüşümün yolunun kendinizde olduğunu
bulduğunuzda suçlayacak bir konu kalmaz. Karşınızdakinin nesini affedeceksiniz?
Karşılıklı alışveriş olmuştur, geriye helalleşme kalmıştır.
Karşılıklı helalleşmek iyi bir durumdur. Karşınızdaki sizi suçluyorsa onu gönülden kucaklayıp, helal etmeniz teşekkür, etmeniz şükretmeniz önemlidir.
Affetmek bir adımdır, konunun nereden kaynaklandığını anlayamıyorsunuz affetme seviyesinde kalmanız da önemlidir.
Önce kendinizle helalleşin, bu hayatı size bahşeden sistemle, annenizle
babanızla, ailenizle, arkadaşlarınızla, size kendinizi göstermek için yardımcı olan tüm yansımalarınızla helalleşin, şükredin, teşekkür edin.